"Enter"a basıp içeriğe geçin

Uzman uyarıyor: Geç keşfedilen aort hastalıkları yaşam için tehdit oluşturuyor

[ad_1]

Uzman uyarıyor: Geç keşfedilen aort hastalıkları yaşam için tehdit oluşturuyor

Çoğu anevrizmanın eroziv anevrizma olarak adlandırıldığını gösteren Doç. Dr. “Hastanın uzun yıllar süren kronik hastalıkları ve kötü alışkanlıkları sonucunda aort dokusu normal çapının %50’si kadar genişler ve baloncuk haline gelir. Çapın artması sonucu aort duvarının incelmesidir. Patlama ve yırtılma gibi büyük biyolojik tehlikeler için aortun yüksek tansiyon taşıyan ince duvarı ortaya çıkarılabilir” dedi.

Çoğu hastada anevrizmanın ilk keşfinin anevrizma rüptürü olduğunu gösteren Doç. Dr. Deakin, “Bu durumda hastaneye başvuran hastalara müdahale için geç kalınmış olabilir. Aort anevrizmalarında bu aşamaya gelinmeden belirli risk faktörlerinin saptanması ve varsa tetkiklerin reçetelenmesi esastır. “

“Yaşlanma ve sigara riski artırıyor”

Anevrizmaların yıllar geçtikçe azaldığını kaydeden Doç. Dr. Adem İlkay Diken’i şu şekilde takip edin:

“50 yaşın üzerindeyseniz bu azalma oranı giderek artıyor. Erkekler kadınlara göre daha fazla risk altında. Sigara içmek çok önemli bir risk faktörü. Sigara içmek ne yazık ki sadece akciğerlerde değil kardiyovasküler sistemde de ciddi rahatsızlıklara yol açabiliyor. Orta yaşlardan itibaren vücutta dokularda güç sağlayan kolajen ve elastin liflerinin sentezi azalır. Bir de buna sigaranın verdiği zarar da eklendiğinde köpürme süreci aniden hızlanabilir.”

Obeziteye neden olan durumların aort hastalığı için de risk faktörü olduğunu kaydeden Doç. Dr. Deakin, “Bu nedenle obez hastalarda kardiyak değerlendirme öneriliyor. 40 yaşındaki bir hastada saptanan normal ya da hafif genişlemiş damarın ameliyat noktasına kadar geldiği ya da riskli olduğu durumlarda belirtilmektedir. Bu risk faktörleri ile birkaç yıl içinde patlama oranı yüksektir.”

Erken teşhis hayat kurtarır

Anevrizmalarda erken tanı ve tedavinin öneminin aydınlatılması, ek. Dr. Adem İlkay Diken, “Vücuttaki kolajen ve elastin gibi kan damarlarının gücünü belirleyen bağ dokularının üretiminde sorun yaratabilecek genetik hastalıklar var. Bunlardan en yaygın olanı Marfan sendromudur. Marfan sendromlu bireyler özellikle genç yaş grubunda aort anevrizmalarını en sık gördüğümüz gruptur. Genetik yatkınlığa müdahale edemese de; 40 yaş altı kişilerin ailede aort veya başka bir atardamarda kabarcık, patlama veya yırtılma olması durumunda birinci risk grubunda olduklarını bilmeleri çok önemlidir. Bu hastalar ve aile üyeleri, özellikle erkekler taranmalıdır. Hipertansiyon, obezite ve sigara kullanımı anevrizmalar için önemli risk faktörleri olduğundan hastalar; Sigarayı hemen bırakmalı, vücut kitle indeksinizi normal değerlere indirmeli ve tansiyonunuzu normal sınırlar içinde tutacak önlemler almalısınız. Bu şekilde ilerleyen yaşlarda aort anevrizması gelişme şansını azaltmak mümkün olabilir. Rüptür veya rüptür riskini ortadan kaldırmak için hastaların yaşamları boyunca belirli aralıklarla takip edilmeleri gerekir.

Aort cerrahisinde kapsamlı bir yaklaşım önemlidir

Aort genişlerse bazı hastalarda patlama riski olabileceğine ve aort cerrahisinin kaçınılmaz hale gelebileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Adem İlkay Diken, bu müdahalede genişleyen aort parçasının cerrahi olarak çıkarıldığını ve yerine yapay damar eklendiğini söyledi.

Kapalı aort anevrizması yönteminin de oldukça popüler olduğunu ekleyen Doç. Dr. Adem İlkay Diken’i şu şekilde takip edin:

“Kapalı aort anevrizması ameliyatı sıklıkla uyguladığımız bir yöntem ama herkese uygulanabilecek bir yöntem değil. Hastanın anatomik özelliklerinin stent ile tedavi edilebilecek yapıda olması gerekir. Bazı durumlarda stent takılması mümkün değildir. yüksek torsiyonlu damarlar ve eşlik eden ek durumlar nedeniyle.Ayrıca, anevrizma anevrizması yıllar içinde ilerleyici bir hastalık olduğundan, özellikle ileri yaş grubunda kapalı aort cerrahisinin yararı ağır basmaktadır. deneyimli merkezler en önemli noktalardan biridir. Bu sayede ileride ortaya çıkabilecek ve telafisi zor olan komplikasyonların önüne geçilmesi mümkün olmaktadır.”

Aort cerrahisinde kapalı ve açık yöntemlerin ayrı ayrı veya birlikte kullanılabildiği durumlar olduğunu kaydeden Doç. Dr. “Başkent Üniversitesi Adana Turgut Noyan Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde her iki yöntemi bir arada uygulayabiliyoruz. Hibrit tedavi olarak adlandırılan bu yöntemi kullanarak hastalarımıza kapsamlı bir tedavi sunabiliyoruz. Bu önemli bir avantaj çünkü aort hastalıklarında, aortun tamamı etkilenir, doku zarar görür” dedi Deakin. Bağlayıcı Yani sadece aortun üst ve alt kısımlarına cerrahi müdahale yeterli değildir. kapalı yöntemler.Hastalar ameliyat sonrası dönemde kalp damar cerrahisi ile periyodik olarak takip edilmelidir Tedavi sonrası tekrar müdahale ihtiyacı çok sık olmamakla birlikte zamanla bazı yeni sorunlar tekrar ortaya çıkabilir.Bu nedenle bir kez daha vurgulamak istiyorum. Yine mutlak başarı için aort cerrahisinin donanımlı bir merkezde yapılması ve ciddiyetle takip edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

[ad_2]

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir