"Enter"a basıp içeriğe geçin

Teknoloji savaşı mı istihbarat mı?

[ad_1]

Teknoloji mahremiyeti öldürüyor mu?

İnternete herkesin erişmesi ve kullanması ile başlayan dijital çağ bize bambaşka alışkanlıklar kazandırdı. Bu süreçte gelişen sosyal medya kanalları yaşam biçimimizi çok ciddi şekilde değiştirdi. Bir zamanlar “utanç verici” sayılabilecek bir özel hayatı paylaşmak, bugün artık çok normal bir durum olarak görülüyor. Artık herkes sosyal medya üzerinden YouTube kullanıcısı veya kendi başına influencer olarak kitlelere ulaşabiliyor. Aslında bu durumu tehlikeli olarak tanımlamıyoruz. Ama bunu düşünmek zorundayız. Çünkü sosyal medyadan bize ulaşan herkes zaten hayatımıza dokunuyor ya da hayata bakış açımızı etkiliyor, aynısı masum günlük paylaşımlarımız için de geçerli.

Gizliliğimizi ifşa ediyoruz ve tüm bilgileri çevrimiçi olarak aktarıyoruz. Yayınlarımızda belirlediğimiz konum bilgisi bizi veri toplamada bir nokta olarak tanımlıyor ve artık gerçekten izlenebilir bir nesne haline geliyoruz. Öyle ki, güvenlik analistleri bunu bir risk olarak görmekte ve askerler tarafından gönderilen durum bildirimlerinin ileride sorunlara yol açabileceğine inanmaktadır.

Günlük yaşamda bu veri ağıyla bizi izleyen teknoloji, aldığı bilgilerle bize çok az yön vermeye başlıyor. Örneğin o gün yanından geçtiğimiz mağaza reklamlarıyla oldukça sık karşılaşmaya başladık. Yani özgür irade dediğimiz unsuru bir noktada farkına bile varmadan kaybetmeye başladığımızı söyleyebiliriz.

Kişisel bilgiler gerçekten korunuyor mu?

En büyük tartışmalardan biri kişisel verilerin risk altında olup olmadığıdır. Elbette birçok şirket kendinizi güvende hissettiren açıklamalar yapar. Ancak gerçekte, çoğu güvenlik duvarı, yeterli becerilere sahip kişiler tarafından atlanabilir. Geçtiğimiz yıllarda Facebook ve Twitter’da yeni bir skandal yaşadık. Büyük sosyal medya devinin hesapları hacklendiğinde kişisel bilgilerimizin güvende olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Dolandırıcılık ve siber hırsızlık olaylarına baktığımızda teknolojiyi tamamen “güvenli” bir şekilde kullanmadığımızı görebiliriz.

Tüm bunlara ek olarak, üyesi olduğumuz her platform bizi “veri” olarak gördüğünden, sistemlerine kayıt olduğumuz andan itibaren takip ediyor ve topladıkları verilerden biri oluyoruz. Başka bir deyişle, bu, kişisel verilerimizle bize ücretsiz hizmetler sunan hizmet sağlayıcılara yapılan ödeme olarak kabul edilebilir. Dedikleri gibi, “Ürün bedavaysa, ürün sizsiniz!”

Elbette tüm bunlar teknolojinin hayata getirdiği pozitifleri ortadan kaldırmıyor. Günümüzde sosyal medya belki de toplumsal farkındalığın ve bireysel düşünce özgürlüğünün en destekleyici unsurlarından biridir. Ancak tüm bunlar, her şeyin bir bedeli olduğu gerçeğini değiştirmez. Yaşamı teknoloji ile donatırken bu konuların da göz ardı edilmemesi gerekir.

Sevgiyle sağlıkla kalın,

Lütfen üç kuralı unutmayın! maske – mesafe – temizlik



[ad_2]

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir