Fiyat istikrarı olmadan ekonomi işleyemez.

TÜSİAD Ekonomik Araştırmalar Forumu (EAF) tarafından düzenlenen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan. “Fed’in politikaları gelişmekte olan ekonomileri ve Türkiye’yi nasıl etkiliyor?” Sempozyumun açılış konuşmasını yaptı.

Turan, Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri değerlendirirken, fiyat istikrarı olmadan ekonominin yürümeyeceğini vurguladı ve ilk önceliğin enflasyonla mücadele olması gerektiğini belirtti.

TÜSİAD Başkanı’nın konuşmasından satır başları şöyle;

‘Resesyona giriyoruz’

“Son üç yılda küresel ekonomi büyük arz şokları yaşadı. Önce Covid pandemisinin ardından Rusya-Ukrayna savaşının tedarik zincirinde yarattığı tahribata tanık oluyoruz. 2023’e yaklaşırken ekonomiler yüksek krizlerle boğuşuyor. Bir yanda enflasyon, diğer yanda durgunluk.

Son dönemde beklenenden çok daha uzun bir süre boyunca sürekli yüksek enflasyon seyri, uzun vadeli olmasını beklediğimiz başta ABD merkez bankası olmak üzere tüm büyük merkez bankaları tarafından parasal sıkılaştırmaya neden oluyor. Özellikle Merkez Bankası’nın durgunluk ihtimaline rağmen fiyat istikrarını ön planda tutan şahin duruşunu takip ediyoruz.

“Fiyat istikrarı olmadan ekonomi yürümez, önceliğimiz enflasyonla mücadele olmalı”

Fiyat istikrarı olmadan ekonominin yürümeyeceğini ve hiçbir paydaşa fayda sağlamayacağını unutmayalım. Bu nedenle sağlıklı işleyen ve tüm sektörlerin yararlandığı bir ekonomi hedefliyorsak ilk önceliğimiz enflasyonla mücadele olmalıdır. Bugün enflasyonla mücadelenin ön plana çıkmasıyla birlikte tüm G20 ülkelerinde faiz oranlarının yükseldiğine tanık oluyoruz. Enflasyonla mücadelenin kısa vadede zor olacağını, ancak sağlıklı uzun vadeli büyümeyi sağlamanın tek yolunun bu olduğunu kendimize tekrar hatırlatmalıyız.

Enflasyonist baskılar dünyanın hemen her yerinde gıda ve enerjinin çok ötesine yayılıyor. Hizmet sektörünü de etkiliyor. İşletmeler enerji, lojistik ve işçilik için artan maliyetlerle karşı karşıyadır. 2022 yılının başında ABD’de kendini göstermeye başlayan enflasyon baskıları, şimdi tüm dünyaya yayılarak Euro Bölgesi ve İngiltere’de de görülüyor.

“Güçlü bir doların birçok ekonomi üzerinde kalıcı etkileri olacak.”

Rusya-Ukrayna savaşının yanı sıra, küresel büyümeyi yavaşlatan bir diğer önemli faktör, fiili enflasyonun hedefin oldukça üzerinde olması nedeniyle para politikasının ciddi şekilde sıkılaştırılmasıdır. Elbette küresel ekonomide finansal koşulların hızla sıkılaşması ve doların değer kazanması birçok ekonomi üzerinde kalıcı etkiler yaratacaktır.

‘Stresli olma riski daha fazla’

Güçlü temellere, düşük riskli primlere ve sağlam bilançolara sahip ekonomiler süreçten daha kolay çıkacaktır. Öte yandan, bu sürece yüksek risk primi ile girmiş olan ekonomiler, dış borçlanma maliyetleri ve kredi kanalı tarafından daha fazla baskı altına alınma riskiyle karşı karşıyadır.

Koşullar lehimize değil.

Küresel ekonomide fon bolluğu döneminin azaldığı ve finansman koşullarının geçmişe göre daha zor olacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu süreç, başlangıçta hesaplanandan daha uzun vadeli olabilir. Bu dönemde Türkiye emsallerinden farklı olarak farklı bir tercih politikası ortaya koymuştur. Unutmayalım ki, yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik sıkıntılı dönemler, küresel rüzgarların arkamızdan estiği zamanlardı. Ne küresel görünüm ne de küresel finansal koşullar artık bizim çıkarımıza” dedi.

BM Merkez Bankalarına Faiz Uyarısı: Kumar oynuyorsunuz HABERLER

IMF, Fed’i faiz artırımına gitmemesi konusunda uyardı