"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ege’de Türkiye’ye karşı sinsi plan!

[ad_1]

Ege'de Türkiye'ye karşı sinsi plan!

Ege’de 1 Ekim’e kadar sürecek tatbikatlarda Yunanistan, Donanmanın tüm savaş gemilerine katıldı. Askeri olmayan adaları silahlandırmaya devam eden Yunanistan, Ankara-Atina hattındaki gerilim ışığında savaş olasılığını daha da artıran bir adım atarak, Doğu Ege’de Fransa ile ortak bir tatbikat başlattı.

Yunanistan’ın donanmanın tüm savaş gemileriyle tatbikatlara katılması dikkat çekiyor. Eskere adasından Buzbaba adasına kadar geniş bir alanda gerçekleştirilen tatbikatlara Deniz Kuvvetlerine ait savaş uçakları, helikopterler, özel birlikler ve denizaltılar katılıyor.

Fransa ile 1 Ekim’e kadar sürecek ortak tatbikatın başlamasının ardından Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Türkiye’yi hedef almaya devam etti. Yunanistan başbakanı kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada, “Karşı taraf tehditlerini monoton bir şekilde sürdürebilir. Ancak bu oyunda yalnızdır.” dedi. Miçotakis, ABD savaş gemilerinin askerden arındırılmış adalara gönderilmesinden bahsetmedi, ancak Yunan ordusunun müttefiklerinin desteğiyle tetikte olduğunu söyledi.

‘Belki de insansız hava araçlarını düşürmenin zamanı gelmiştir’

Öte yandan Yunan basını, Türk insansız hava araçlarını hedef alan bir haber yayınladı. Habere göre. Bu mektupları Ege adalarına yapılan askeri sevkiyatları izleyen Türk dronları için yazdı. TaNea gazetesinde yer alan bir köşe yazısında, Ege Denizi’nde keşif uçuşlarında bulunan insansız hava araçlarının düşürülmesi çağrısı yapıldı. Makale, Türk dronlarının Samos ve Midilli’deki askeri sevkiyatları gözetlediğini iddia etti. Ankara’nın Yunanistan’ın Dışişleri Bakanlığı büyükelçisini davet etmesi de eleştirildi.

Öte yandan Kathimerini gazetesi, iki adaya konuşlandırılan askeri zırhlı araçların detaylarını yayınladı. Bunların ABD’nin Yunanistan’a bağışladığı M1117 tipi zırhlı araç olduğunu belirtti.

Fransa ve Yunanistan ulusal hukuku ihlal ediyor

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti / Lefkoşa Uluslararası Hukuk Fakültesi Hukuk Bölümü Öğretim Üyesi. Dr. Emete Gözügüzelli, milliyet.com.tr’den Sercan Dinç’e Yunanistan ve Fransa’nın Ege’deki tatbikatları hakkında harika yorumlar verdi.

Gözügüzelli’nin yorumları şöyle; Bu tatbikatı kendilerinin yürütüyor olmaları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Lozan’da açıkça tanımlanan adalar dışında Ege Bölgesi ve Oniki Adalar’da herhangi bir silahlanma faaliyetinde bulunmayacağının açık olması ve bunun dışında, Paris Anlaşması’nda Fransa ve Yunanistan, mevcut durumun aksine bu adaları askerden arındırmak için Ulusal yasayı ihlal ediyor.

“tam görüntü”

Bu sevkiyatlar ve askeri tatbikatlar, Fransa ve Yunanistan’ın onlara göstermeye çalıştığının birer kanıtı. Kendi kamuoyuna karşı güçlü olduklarını ve bu konuda Türkiye’nin karşısında durabilecek dirayete sahip olduklarını gösteren bir duruş olarak değerlendirilebilir.

Yunanistan’ın tek başına ne kadar verimli olduğunu gösterin.

Aslında ne Yunanistan ne de Fransa bu coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti’nin askeri, deniz, güç ve kabiliyetine birlikte erişemez. Bu nedenle bu tatbikat Türkiye’ye yönelik bir provokasyon ve tırmandırma eylemi olarak nitelendirilebilir ve Fransa’nın gölgesinde bir saha görüntüsü aradıklarını görüyoruz. Bu, Yunanistan’ın tek başına ne kadar uygun olmadığını gösteriyor.

‘Türkiye iyi niyet rolünde’

Burada öncelikle Tanya ve Katimirini başta olmak üzere SİHA ve İHA’ların düşürülmesine ilişkin ifade edilen görüşlerde şunları ifade etmemiz gerekiyor; Türkiye Cumhuriyeti her zaman iyi niyet rolünü üstlenmekte ve taraflara uluslararası hukuk temelinde bölgede barış ve güvenliğin sağlanması için anlaşmalara uymalarını hatırlatmaktadır.

Günün sonunda, bu şaka değil.

Bizler bu durumu ve iyi niyeti devletin iradesi ve bu sorunun çözümü için diplomasi ve müzakere çağrısı olarak gösterirken, Yunanistan’ın bunu askeri tatbikatlarla aşmaya ve bu ortamı kaosa ve çatışmaya itmeye çalıştığını görüyoruz. Batılı güçlerin ve Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa gibi ülkelerin Yunanistan’ı desteklediğini görüyoruz. Günün sonunda, bu şaka değil. Bugün Türkiye’nin önünde yükseklik ve genişlik, ne söylenirse söylensin, Türkiye açısından baktığımızda caydırıcı bir unsur değil.

Yunan basınında “İHA/SİHAS düşürülmeli” sözleri

Bu itibarla adalar üzerindeki askeri tahakkuk ön planda belirlendikten sonra, böyle bir teşebbüste bulunulması halinde maliyeti yüksek olacaktır. Çünkü Sayın Erdoğan’ın Türkiye’den verdiği mesajlar bu konuda çok netti.

S-300 radar krizinden sonra ve özellikle ticari gemilerimizde çıkan yangından sonra Türkiye, Birleşmiş Milletler, NATO ve ilgili iletişim ekipmanlarını uluslararası sahnede bilgilendirme faaliyetlerini çok net bir şekilde ortaya koydu. Yunanistan’a yönelik bu ifşaatlar 1960’tan sonra da devam ediyor.

“Yunanistan, Türkiye ile çatışmayı hedefliyor”

Ancak bu noktada durum biraz daha ciddileşti. Yunanistan’ın Türkiye ile çatışması amaçlanıyor. Nitekim Yunanistan’ın kendi iradesi olsaydı, iki komşu ülkenin ilişkilerini geliştirmeleri ve bölgede bu anlamda faaliyetlerde bulunmaları çok daha mümkün olabilirdi. Ancak ABD’nin Yunanistan’ı stratejik ortak olarak benimsemesi ve bölgede silahlanma faaliyetleri yürütmesi Lozan ve Paris anlaşmalarına aykırıdır ve uluslararası hukuku tamamen yok sayması ve anlaşmaları yok sayması bize şunu göstermektedir;

Yunanistan’da planlı çatışma

Özellikle Abdülhamid Han sondaj gemisinin Akdeniz’deki faaliyetleri yakından takip ediliyor. Konu enerjiye bağlı olduğu için burada enerji boyutu, çatışmayı körüklemede ve çatışmaya varmada çok önemli bir faktördür. Yani bölgeye baktığınızda Türkiye bağımsız bir temsilci. Bunu tek başına değerlendirdiğimizde karşı tarafın ne kadar sinir bozucu olduğunu ve Türkiye’yi neden çatışma ve kaosa sürüklemek niyetinde olduğumuzu anlamamızı sağlıyor.

Yeni bir durum yaratma çabaları

Mevcut Lozan ve Paris’i yok sayar, Yunanistan’a askeri destek sağlar ve bu tatbikatları Avrupa Birliği, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri olarak desteklerse, tatbikatlar yasak olduğu halde, bu, Türkiye’de ileri sürülen ve onaylanan uluslararası anlaşmalar demektir. Daha sonra Paris Anlaşması ile pekiştirilen Lozan anlaşmasını da hukuk temelinde uluslararası bir gelişme haline gelen konuyu görmezden gelerek yeni bir düzen ve yeni bir durum yaratma çabası içinde olduklarını görüyoruz.

Adaların egemenliğinin tartışılması

Burada Türkiye, haklarını korumak için yasal haklara sahiptir.

Ya da değil; Silahlanma konusunda milli güvenlik konusu gündeme geldiğinde ve Lozan’a dayalı barış anlaşmasının ihlali durumunda müdahale hakkı.
geçen; Türkiye’nin kendisine yönelik her türlü provokasyon veya saldırı karşısında müdahale etme hakkı elbette vardır. Çünkü bu faaliyetlerle Lozan Sözleşmesi’nin onu kırmaya çalıştığı açıktır.
üçüncü; Yeni bir durum yaratmaya çalışıyorlar. Türkiye burada Lozan döneminde şartlı olarak ve Lozan’ın Paris Anlaşması’ndaki adaları şartlı askersizleştirmesinden sonra. Bu alandaki askeri tatbikatları veya Atina ve Atina Anlaşmaları ile ilgili yükümlülüklerde şartlı olarak Yunanistan’a verilen adaların vurgulanmasını içermez. Türkiye, bu adaların yasal zeminde statüsü, aidiyeti ve mevcut durumu hakkında yeni bir uluslararası medya toplantısı düzenleyerek, uluslararası anlaşmaların varlığı nedeniyle bu adalar üzerindeki haklarını yeniden ileri sürmek için yeni bir yol izleyebilir. Yani adaların egemenliğini tartışmak ve gereğini yapmak meselesidir.

‘Dikkat etmemiz gereken konu’

Bunlar çok önemli konular. Burada dikkat etmemiz gereken husus, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve ilgili programlardaki gelişmelerden haberdar olarak, açıklamalarda bulunarak hukuki ve siyasi konumunu en öncelikli olarak göstermesidir. Bu sürecin yeni bir süreç olmadığı vurgulanmalıdır. Bu gerilimin yarattığı gerilim ve çatışma ortamı ve bölgede tırmanan hareketler dikkate alındığında, Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamak için temel ve temel hakları ortaya çıkmaktadır.

Türkiye şişmiyor

Bu nedenle Yunanistan, Türkiye’nin çağrılarına kulak vermeli, barış ve diplomasi lehinde tavırlar ortaya koymalı, bu sorunu diğer ülkelerin gölgesinde kalmadan, Türkiye ile diyalog çerçevesinde doğrudan müzakereler yoluyla çözmeye çalışmalıdır. Aksi takdirde Türkiye Cumhuriyeti aldanmayacaktır. Türkiye, dünyada ve bölgede barışı odağına alarak bir barış rejimi oluşturma misyon ve vizyonuyla hareket etmektedir.

“Her şeyin bir zamanı var”

Adaları silahlandırmaya gelince her şeyin bir zamanı var. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu süreyi doğru ve zamanında, hukuka uygun olarak yerine getireceğinden hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Türkiye, ne Akdeniz’de ne de Ege Denizi’nde hiçbir fiili durumda haklarını etkilemeyecektir.

[ad_2]

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir