[ad_1]
“ABD yeni F-16’ları satmayı kabul ederse ve filodaki F-16’ları kayıtsız şartsız 70 seviyesine çıkarmayı kabul ederse, Türkiye ile Yunanistan arasındaki hava dengesi korunacaktır.”
Bu yanlış bilgi. Yunanistan’ın gelecekte satın alacağı Rafales ve F-35’ler, F-16’nın Block 70’inden daha iyi bir şeye sahip. Her iki model de F-16’lardan ateşlenemeyen Meteor füzelerini ateşleyebiliyor. Havadan havaya Meteor füzeleri 320 kilometre, F-16’lardan fırlatılan AIM-120 füzeleri ise 120 kilometre menzile sahip. Bu tür füzelerin kaçmasına izin vermeyen “kaçınılmaz bölge” olarak tanımlanan menzilde, Meteor’un menzili yaklaşık iki kat daha uzun. Rafale ve F-35 dışında Meteor füzesi İsveç yapımı Eurofighter ve Gripen uçaklarından fırlatılabiliyor. Türkiye hem karadan havaya hem de havadan havaya füzelerin yerli üretiminde ilerleme kaydetti diye hemen moralimizi bozmamalıyız. Tüm Yunan Rafale filosunun tamamlanmasına ve teslimatının 2028’de başlaması beklenen F-35’in gelişine kadar füzelerimiz daha da gelişecek. Günümüz dünyasında önemli olan savaş uçağı sayısı değil, savaş uçaklarının taşıdığı mühimmat, radarın özellikleri ve radarda sahip oldukları ayak izinin boyutudur.
“Ege’deki Yunan hava üstünlüğü, beşinci nesil ulusal savaş uçaklarının 2030’da filoya katılmasıyla sona erecek.”
Bu yanlış bilgi. 2030 yılında sadece bir filo Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girecek. Birinci Filodaki uçaklar yabancı motorlara sahip olacak. Yerli motorlarla üretilen milli savaş uçakları 2032 ile 2035 yılları arasında teslim edilecek.
Bu süre zarfında Yunanistan, Fransa’dan satın almak için 24 Rafales ve 20 ila 40 F-35’e sahip olacak.
“KIZILELMA projesi tamamlandığında Yunan hava üstünlüğü sona erecek.”
Bu yanlış bilgi. Öncelikle Kızılelma şu anda hava-kara hedefleri üzerinde çalışan bir proje. İlk versiyonun seyir hızı Mach 0.6 olacak. İnsanlı savaş uçakları ile hava muharebesi, Kızıl Elma’nın gelecekteki gelişmeleri ile ulaşılması gereken bir hedeftir. Önümüzdeki 10 ila 15 yıl içinde, Red Apple’ın bugünkü durumu, geleceği kadar önemlidir. Savaştığınız ülkenin savaş uçaklarını etkisiz hale getirmenin en kolay yolu, havalimanlarını iniş ve kalkış yapamayacak hale getirmektir. Red Apple, stoğa girdiği günden itibaren bu amaca hizmet edebilecek bir uçak olacak.
“ABD Ordusu, Kıbrıs Rum ordusunu kardeş ordu ilan etti.”
Bu yanlış bilgi. İşin aslı, Amerika Birleşik Devletleri, devletin Ulusal Muhafızları ile çeşitli ülkeler arasında bu tür ortaklıklar kurmaktadır. Bugüne kadar 85 ülke ile ortak eğitim anlaşmaları imzalandı. Eski Varşova Paktı ülkelerinin ordularını reforme etmek için başlatılan bu programlar kapsamında Maryland, Estonya ile, Illinois ile Polonya ve Oklahoma ile Azerbaycan ile kardeşlik anlaşmaları imzaladı. Yani ilk defa Yunanlılara tanıtılan bir uygulamadan bahsetmiyoruz. Tabii ki bu anlaşmanın imzalanması Türkiye için bir yüz karası ama en kötüsü biz farkına varmadan yaşandı. ABD Özel Kuvvetleri, 5 Temmuz – 5 Ağustos tarihleri arasında Yunanlılara özel eğitim verdi.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Yunanlılarla kurduğu bu yeni askeri ortaklık, Türkiye’ye katılma hareketinde yeni bir adımdır” dedi.
Bu aslında tartışmalı bir yorum. İşin aslını anlamak için unutmamamız gereken ilk nokta, Kıbrıs Rum tarafı ile Rusya arasındaki derin ilişkiler ağıdır. 2013 yılında Yunanistan Cumhuriyeti’nde başlayan ekonomik kriz sırasında Moskova, Güney Lefkoşa’nın 2,5 milyar avroluk borcunu yeniden yapılandırdı. O dönemde Rus savaş gemileri, Yunan kontrolündeki limanlardan lojistik almaya başladı. Rusya ile Yunanistan arasındaki ilişkiler 11 ayrı anlaşmayla zenginleştirildi ve AB’nin Kırım’ın ilhakına yönelik yaptırımlarına rağmen, Kıbrıs Rum lideri 9 Mayıs’ta Moskova’da düzenlenen Zafer Bayramı kutlamalarına katıldı. ABD, uzun süredir Kıbrıs Rum tarafı ile Rusya arasındaki ilişkileri kesmeye çalışıyor ve başarılı da oldu. Başa dönersek, Washington’un bir taşla iki kuş vurmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Rusya’nın ne yapacağı bizi ilgilendirmez ama Türkiye, ABD’nin Kıbrıs Rum tarafına verdiği askeri desteğe karşı askeri hamleler yapıyor.
Biden yönetimi Türkiye aleyhine her işe atlıyor” dedi.
Bu geçerli bir tez değil. Kıbrıs Rum kesimine askeri desteğin önünü açan öneri, Trump’ın Beyaz Saray’da bulunduğu Nisan 2019’da Türkiye düşmanı iki Cumhuriyetçi senatör Menendez ve Rubio tarafından gündeme getirildi. ABD, Rum tarafına pek güvenmediği için silah ambargosunu süresiz değil bir yıllığına kaldırdı. Önümüzdeki yıl Rusya ile Güney Kıbrıs arasındaki ilişkiler yeniden gözden geçirilecek. Günümüz koşullarında silah satışlarının devam edeceğini söylemek yanlış olmaz ama asıl konuşmamız gereken konu bu değil. ABD, Kıbrıs Rum tarafına sadece savunma silahları satmış olsaydı, Türkiye’den korktuğumuz için anlaşmaya fazla dokunmazdık. Ancak satılacak silahlar arasında saldırgan silahlar da bulunuyor. Aralarında sadece ateşkes anlaşması bulunan taraflardan birine taarruz silahlarının satışını ne Türkiye ne de başka bir ülke kabul etmeyecektir.
“Avrupa Birliği, Türkiye’nin Batı tarafından kırılması nedeniyle bize keşfettiği bir silah ambargosu uyguluyor.”
Bu doğru bir bilgi değil. Almanya Başbakanı 10 gün önce Suudi Arabistan’a silah satmayı kabul etti. Eski Şansölye Merkel, görev süresinin son gününde Mısır’a denizaltı teslim etmeyi kabul etti. Meselenin Batı’dan ayrılıp ayrılmamakla ilgisi yok. Örneğin, Batı’nın söylediği her şeye evet demeyen bir ülke olmakla ilgili.
“ABD ile ilişkimiz Rusya’dan S-400 aldığımız için düşmedi ama ikinci Irak savaşını tasavvur etmeyi kabul etmedik.”
Bu da yanlış bilgidir. Türk-Amerikan ilişkileri 1991 yılında Hammer Power’ın kuzey Irak’taki faaliyetleriyle bozulmaya başladı. Terör örgütüne yardım malzemesi indirmekten, Jandarma Genel Güvenlik Bölge Komutanı Necati Özgen’in helikopterini düşürme girişimine kadar çok sayıda düşmanlık ortaya çıktı. Türkiye, Suriye’deki operasyonları aracılığıyla 1990’ların başından beri yürürlükte olan ABD planlarını bozduğu için bugün ilişkilerimiz zayıf. Ne de olsa ilk hatayı yapan ve yapmaya devam eden Ankara değil Washington’dur.
Türkiye’de hükümet değişirse Ankara-Washington ilişkileri düzelir” dedi.
ABD, Erdoğan’ın saçını tarif etme şeklini beğenmiyorsa bilgi doğrudur, aksi halde yanlıştır. Görmemiz gereken nokta, Washington’un Erdoğan’a değil, Erdoğan’ın ABD’nin Suriye planından duyduğu hayal kırıklığına kızgın olduğu. Erdoğan’ın kıyafet seçimi Washington için önemli değil, ancak Erdoğan’ın Türkiye’yi Amerikan bağımlılığından kurtaracak bir yerli silah endüstrisi geliştirme konusundaki ısrarı çok önemli. Türkiye’de kim iktidarda olursa olsun, Ankara Amerikan planlarına müdahale ettiği için bu kavga bitmeyecek. Unutmayın ki yerli uçak üretimindeki başarımızı sona erdiren şey, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra işletme masrafına girmek istemeyen ABD’nin uçağı hibe ve ucuza satması oldu. O gün karlı gördüğümüz alışveriş bizi parça ve mühimmatın hakim olduğu bir ülke haline getirdi. Bütün bunlar aynı hatayı bir daha yapmamanın sonucudur.
[ad_2]
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın