"Enter"a basıp içeriğe geçin

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan enflasyon mesajı

[ad_1]

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon sorununu aşarak ‘Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte inşa edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün düzenlenen toplantıda Katılım Finansmanı Strateji Belgesi’ni sunmak üzere bir açıklama yaptı.

Erdoğan’ın gündeminde son yıllarda Türkiye’ye baskı yapmak için denenen konular var.

Erdoğan, Türkiye’yi kontrol edilebilir bir ülkeden çıkarmak için entrikalardan darbe girişimine kadar her yolun denendiğini ve kötü niyetli saldırılar düzenlendiğini belirterek, saldırıların son kurşununun ekonomiye yönelik olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin yaşadığı tüm sorunlardan güçlenerek çıktığını vurguladı:

“Dokuz yıldır komplodan darbeye kadar her şeyi denediler”

“Salgın ve savaşın yol açtığı enerji ve emtia fiyatlarındaki artışın şiddetlendirdiği küresel ekonomik krizin, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm ekonomileri derinden etkilediği bir dönemden geçiyoruz. Durmuş, Türkiye uzun süredir içinden geçtiği siyasi ve ekonomik sorunlardan elde ettiği tecrübe ile kendini diğer ülkelerde bulabilmiş, milletleri ayırmayı başarmıştır.

Daha doğrusu, son sekiz-dokuz yılda birileri Türkiye’yi yönetilemez kılmak için komplodan darbeye kadar her şeyi denedi. Bu kötü niyetli saldırıların son kurşunu ekonomimize de isabet etti. Ama beklenmedik bir şey oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan net enflasyon mesajı: Onu yeneceğiz VIDEO

“Tuzaklarla mücadelemiz bizi daha güçlü kıldı”

Bize kurulan tuzaklara karşı mücadelemizi daha da güçlendirdik. Öte yandan dünyada yaşanan beklenmedik krizler, bu tuzakları kuranların tüm zaaflarını ve zaaflarını gözler önüne serdi.

“Türk yüzyılını birlikte inşa edeceğiz”

Umarım bir süredir yaşadığımız enflasyon sorununu küresel gelişmelerin de etkisiyle aşarak Türk yüzyılını birlikte inşa edebiliriz.

“Finans sektörü, sorunlardan en çok etkilenen alanlardan biri.”

Tabii ki, küresel ekonomik kriz dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor ve sürekli olarak yeni sorunlara neden oluyor. Finans sektörü, yaşadığı sorunlardan en çok etkilenen alanlardan biridir.

Aslında finansal sistem de bunun ötesinde sorunlardan, çarpıklıklardan ve tuzaklardan muzdariptir. Daha açık bir ifadeyle, tasarrufları doğru yatırımlara yönlendirerek ekonomik büyümenin lokomotifi olması gereken finansal sistem artık bu görevi yerine getiremiyor.

“Finansal sistemin körüklediği borç, gelir ve servet eşitsizlikleri hızla büyüyor.”

Bu noktada, üretim ve ticareti besleyen finansal sistem, yerini hemen hemen tüm sektörlerin finans sektörünü beslediği sağlıksız ve sürdürülemez bir yapıya bırakmıştır.

Dünyanın finansal sistemi tarafından körüklenen borç, gelir ve servet eşitsizlikleri hızla büyüyor. Öte yandan, aynı sistemin neden olduğu sorunlar, ulusların ekonomik büyüme oranlarını ve sosyal refah düzeylerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Öyle ki 2021 yılında 303 trilyon dolar seviyesine ulaşan küresel borç oranı, dünya milli gelirinin 3 buçuk katına çıktı. Ülkelerin ve piyasaların 2008 küresel mali krizinden gerekli dersleri almadığını ve yanlış yolda ilerlemeye devam ettiğini görüyoruz.

Ne yazık ki, küresel borçluluk düzeyi, mali krizden bu yana geçen 20 yılda yükselmeye devam etti. Bu çarpık durum dünyada finansı üretim ve yatırımlardan ayırarak finansın toplumsal refaha katkısının giderek azalmasına neden olmaktadır.

Bu gerçek, pandemi sırasında ve sonrasında Dünya Bankası, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı ve hatta Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası kuruluşlar tarafından artık kamuoyuna açık bir şekilde ifade edilmektedir. Yeni bir finansal yapı arayışı ivme kazanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan enflasyon mesajı #1

“Yeni bir finansal yapı oluşturacak işletmelere her türlü desteği sağlıyoruz”

Merkezinde adalet, üretim, katılım ve en önemlisi inancın olmadığı bir ekonomik ve finansal yapı sürdürülebilir değildir. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Bu nedenle küresel finansal mimaride insana, etik değerlere, üretime ve katılıma dayalı yeni bir model önerisinin geliştirilmesi gerekmektedir. Sürdürülemez hale gelen mevcut finansal yapının yerini alacak yeni bir finansal yapı oluşturacak işletmelere her türlü desteği sağladık ve vermeye devam ediyoruz. Bu sayede ülkemize ve dünyaya olumlu bir katkı sağlamış olmayı umuyoruz.

Katılım Finansmanı Sistemi, katılımı, üretimi ve etik değerleri ön planda tutan alternatif bir finansal araçtır. Türkiye’de ve dünyada yeni finansal yapının en önemli oyuncularından biri olmaya aday gösterilen katılım finansmanı yıldızı, risk paylaşımı, varlık ve etik odaklılığıyla her geçen gün daha da parlıyor. Ülkemiz son yirmi yılda her alanda olduğu gibi finansal sistemin geliştirilmesi, istikrarın sağlanması ve ürün çeşitliliğinin artırılması konularında önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Birçok küresel kriz ve finansal sistemimize yönelik saldırılarla harap olan ülkemizin bankaları, bu yeni sistemin itici gücü oldu. Nitekim Türkiye ekonomik modelinin başarısında, finansal sistemimizde alternatif enstrümanların geliştirilmesi ve ürünlerin çeşitlendirilmesinin payı büyüktür.

Yatırıma, istihdama, üretime, ihracata ve cari fazlaya dayalı ekonomik modelimizin büyüme stratejisinin temellerini oluştururken, bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirdik. Bu araçların, reel sektörün finansmana erişimi gibi hayati ihtiyaçlarımızı karşılamada ve finansal kaynaklarımızı yatırımlara yönlendirmede faydasını gördük. Katılım finansman sisteminin önümüzdeki dönemde ekonomideki hedeflerimize daha etkin katkı sağlayacağına inanıyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan enflasyon mesajı #2

“Toplumumuzda, PFI’ların bankalardan farklı olmadığına dair genel bir algı var.”

Buna rağmen katılım finansmanının finansal sistemde hak ettiği yer ve potansiyelin hala gerisinde kaldığını üzülerek söyleyebilirim.

Bu tabloyu değiştirmek için hükümet olarak katılımcı finansman sistemini geliştirmek ve finansal sistemdeki payını artırmak adına çok önemli politikalar uyguladık. Kalkınma planları ve orta vadeli programlar başta olmak üzere genel strateji belgelerimizin tamamında katılım finansmanını öncelikli alanlardan biri olarak belirledik. Bu kapsamda çeşitli eylemler gerçekleştirmeye başladık. Muşaraka finansmanının finansal sistemde hak ettiği yere ulaşması için sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz.

Bu noktada önemli bir konuya değinmek istiyorum.

Türkiye gibi insanların dini hassasiyetlerinin yüksek olduğu bir ülkede, katılımcı finansman sisteminin potansiyelinin gerisinde kalmasının nedenlerini doğru tespit etmeli ve buna göre çözümler üretmeliyiz. Katılımcı finansal kuruluşların bankalardan farklı olmadığı konusunda toplumumuzda genel bir algı var. Bu algıyı değiştirmenin ilk adımı, halen kullanımda olan katılımcı bankanın adının katılımcı finans kuruluşu olarak değiştirilmesi olabilir.

Bu ismin değişmesi bile katılımcı finans kurumlarını ve bankaları toplumun gözünde ayırmaya başlayacaktı. Bu adım, muşaraka finansman araçları ile bankacılık sistemi araçları arasındaki amaç ve yöntem farkının basit ve etkili bir şekilde açıklanmasıyla takip edilebilir. Önümüzdeki dönemde bu konunun çözülmesiyle katılımcı bankaların hızla büyümeye devam edeceğine inanıyorum” dedi.

[ad_2]

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir